5 kadın izledim bir çorba pişiriyorlardı bir arada. Hikayelerini
kattılar bu yapımı uzuuun, zahmetli, lezzetli Antep çorbasına, esas hikaye hiç
birinin Gaziantepli olmayışıydı, ve ikisi hiç görmemişti bile.
En yaş almışları pirinç unu ile kıymayı yoğurmaya başladı, allerjisi
varmış karabibere ama yerken değil, sadece serperken, uzak durdu karabiber
serpilirken yoğurma kabından. 55 yaşlarında akça pakça, hafif etine dolgun,
empirme desenli basma kruvaze elbisesi
içinde hanım hanımcık kendi halinde, pek mahçup... Meğer tek başına
çocuk büyütmüş ''aslanım'' diye bahsediyor oğlundan gururla . Selanik göçmeni
bir ailenin torunuymuş, eğitim, iş, çocuk, emeklilik derken yolu düşmüş bizim yuvalamanın başına.
yüzündeki o naif, sakin,yorgun bakış sanki yoğuramazmış hissi verdi bana
kıymayı, ta ki o çilekeş eller harçla buluşana kadar. Nasıl güçlü ezmek o,
malzemeler hamur oldu, belli çalışmış eller, kaslı eller, hayata tutunmaya
çabadan pençeleşmiş eller.
''Abla'' dedi sarışın dalgalı saçlı, iri gözlüsü, kıkırdayarak, ''
tekrar kullanırdık tepsiyi, deleceksin yoğururken'' Biraz latife, az uyarı dalmışlığa, yuvalamayı
değil hayatı yoğurmuşluğa... Zor yetişmiş meğer, mağazayı kapar kapamaz koşup
gelmiş, son anda müşteri vel-i nimetten diye kapadığı kapıyı yeniden açtığından
nefes nefese...
''
Ben de bu saat oldu ancak evin temizliğini bitirip geldim, kaçırır mıyım aynı
apartmanda imeceyi'' Alışveriş, temizlik,ütü, banyoların ovulması derken, başka
güne kalmış cam silmek, yuvalamaya yardıma yetişilecek...
''Nohutlar pişmek üzere hanımlar, akşamdan
suda kabartmıştım, karşıdaki manavdan aldım nohutu,köyden getirmişler, açıktan
satıyorlar pek pişegen çıktı, aşureye de koymuştum lezzetli de , pek sever
oğluşum etli nohutu, annem de, bir kısmını da
öyle pişireceğim. Anneme kısmet olmaz bu sefer, bir türlü gelemediler,
meraktayım, hasret de azalmaz artar hep gurbette 25. yıl. Okuldan gelince,
yemek yerken sohbet ettik epeyce, hem
düşüncesi dağılır, rahatlar, hem pek düşkündür bana evladım, herşeyi paylaşır gün
içinde ne yaşadıysa, hala kucağıma oturur, sevdirir kendini 1.75 boyuna
bakmadan 14 ünde. Karnı ağrısa'' ovunca geçer annem sen ov der'' hala. Küçükken
bulmuştuk bu şefkat oyununu, hala işe yarıyor....
''Banyo rezervuarı arızalandı, ikidir
tamirci getiriyorum, kısa sürede yeniden su akıtıyor, zaten yenileme zamanı da
geldi sil baştan ama sırası var işte, yaza kısmet inşallah... 5. katta ki
teyzeyi de dolaşıp geldim, hal hatırını sordum, selamı var hepinize....''diye
içeri girdi .
Nohuttan küçük köfteler haline
dönüştürülürken kıyma harcı, Nilüfer dinledik hep beraber. Yoğurt, un, yumurtayı
çırptım bir ara, kattık köfteleri de nohuta, az haşlanınca yoğurtlu karışımda
ilave, üzerine tereyağ nane kızdırdık.
Aynaya kaydı gözüm bir anda yatmadan
saçımı boyasam dip boyası gelmiş, bu kadar yuvarlamayı da 5 kadın bir bedende
yaptım 45 dakikada. Hanımlar işte, anne, evlat, komşu, iş kadını, ev işçisi
beşi bir yerde kısacası. 6.sı kuaför bu gece ve daha onlarcası bir beden de
....
Ve MALZEMELER:
200 gr yağsız kıyma
yarım su bardağı pirinç unu
1 su bardağı süzme yoğurt
1 yumurta
1 yemek kaşığı un
tereyağ, nane, tuz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder